BAŞKANIN MESAJI
“Biz olmadan, bizim için asla.”
Bu yalnızca bir söz değil, bir uyanıştır. Bir duruştur. Bir mücadeledir.
Bugün Türkiye’de sağır bireylerin karşı karşıya kaldığı en büyük sorun; haklarının kağıt üzerinde var olup, yaşamın içinde görünmez kalmasıdır. Yasalar yazılır, belgeler hazırlanır; ama o belgelerde adı geçen insanlar, yani bizler – sağırlar – hâlâ eğitimde, sağlıkta, adalette, acil durumlarda ve kamu hizmetlerinde gerçek erişime ulaşamıyoruz.
İşte tam da bu yüzden, mücadelemiz yalnızca hak istemek değil; o hakların yaşamın her alanında uygulanmasını sağlamak üzerinedir.
Biz bu mücadeleyi bizim adımıza konuşanlarla değil, doğrudan biz sağırlar olarak, kendimiz yürütüyoruz.
Çünkü hak olan şey lütuftan, yardımdan, projeden ibaret değildir.
Hak olan şey, doğuştan gelen bir eşitlik meselesidir.
Türkiye Sağırlar Konfederasyonu olarak, sadece temsil değil, dönüşüm yaratmayı; sadece talep etmek değil, çözümler üretmeyi; sadece ses olmak değil, politika belirleyen bir aktör olmayı ilke edindik.
Biz, “duymuyoruz” diye geri planda kalmayı değil;
“görülmeyi, tanınmayı ve eşit yurttaş olmayı” istiyoruz.
Biz, Türk İşaret Dili’ni sadece iletişim aracı değil;
kültürel kimliğimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.
Türk İşaret Dili hala eğitimde kullanılmamakta, sağır bireyler güzel Türkçemizi okuyup yazamamakta, eğitimde çok geri kalmakta yüksek eğitim alamamaktadır. Yıllardır sürüncemede kalan bu hususu düzeltmek en temel inançlarımızdan biridir.
Ve biz, bu ülkenin her kurumuna açıkça şunu söylüyoruz:
“Bizi yok saydığınız her politika, eksiktir. Bizi dışladığınız her karar, yanlıştır.”
Bugün Türkiye’nin 81 ilinde örgütlü yapımızla, yerel yönetimlerden merkezi hükümete, sivil toplumdan uluslararası kuruluşlara kadar her alanda güçlü iş birlikleri kurarak, değişim yaratıyoruz.
Bu sadece bir temsiliyet değil;
sağır topluluğun kaderini değiştiren bir direnişin liderliğidir.
Ben bu mücadeleyi bir makam değil, bir sorumluluk;
bir görev değil, bir ahlaki zorunluluk olarak üstleniyorum.
Çünkü biz sustukça, başkaları bizim yerimize konuşmaya devam edecek.
Ama artık o dönem bitmiştir.
Artık kendi sözümüzü kendimiz söylüyoruz.
Ve sözümüz nettir:
“Görünmez değiliz. Vazgeçilmeziz.”
“Engelli değil; eşit hak sahibi yurttaşlarız.”
“Gelecek sağır toplumla birlikte kurulacak.”
Ülke genelinde yaklaşık 1.250.000 ile 1.500.000 arasında sağır ve işitme engelli birey yaşamaktadır. Ancak ne yazık ki bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tek bir sağır ya da işitme engelli birey milletvekili olamamıştır.
29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana, Engelli bireyler arasından milletvekili seçilenler olmasına rağmen, sağır ve işitme engelli bireylerin temsiliyetten dışlanması bizleri derinden üzmektedir.
Bu durum, engelliler içerisinde sağır ve işitme engellilerin adeta ayrı tutulduğu haksız bir ayrımcılık hissini yaratmakta ve toplumsal adalet duygusunu zedelemektedir.
Türkiye Sağırlar Konfederasyonu olarak; sağır bireylerin siyasette, kararlarda ve temsilde yer alması gerektiğini savunuyor, eşit yurttaşlık temelinde daha kapsayıcı bir demokrasi çağrısı yapıyoruz.
Temsiliyet, bir lütuf değil; anayasal bir haktır.
Köklü ve çok uzun geçmişi olan Türk İşaret Dili (TİD) için yasal bir zemin, net bir kanun yoktur ve dünyanın birçok ülkesinde o ülkenin işaret dili Anayasal hak olarak zikredimlesine ragmen ülkemizde hala TİD hakkında çalışmalar, araştırmalar, yasal düzenlemeler yapılmamıştır.
Sağır bireylerin TBMM’de sesi olmalı, görüşü alınmalı, kararlara ortak edilmelidir.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, sağır toplumun siyasi temsiliyeti artık bir zaruret hâline gelmiştir.
Türkiye Sağırlar Konfederasyonu olarak, bu ülkenin sağır yurttaşları için daha adil, daha eşitlikçi ve daha kapsayıcı bir gelecek kurmakta kararlıyız.
Sağır bireylerin Meclis’te yer alamıyor oluşu, demokrasi ve eşitlik açısından büyük bir eksikliktir.
Cumhuriyetin 100. Yılından sonra, sağır toplumun sesine kulak verilmesi artık ertelenemez bir sorumluluktur.
Orkun Utsukarcı
Başkan – Türkiye Sağırlar Konfederasyonu